Herhangi birine başlayan bir kişinin çok rahatlıkla diğerine de bulaşabildiğini belirten Prof. Dr. Erdöl, "Zehir tacirleri uyuşturucu ve diğer maddelere bulaştırmak istedikleri körpe yavruların önce 'bir kere denemesini' isteyerek bunlarla tanıştırırlar. Gençlerdeki merak duygusu bunu bir kere denemekle bir şey olmaz dürtüsüyle birleşince zehir tacirlerinin arzusu da yerine gelmiş olur. Nitekim, zaten bunu bilen zehir tacirleri hiçbir çocuğa veya gence 'bu uyuşturucuyu al ve kullan' diye yaklaşmazlar. Genelde bir tek sigara veya nargile görüntüsünde veya alkolsüz bira ikramı tercih edilen yollardandır. Bu ilk denemeyi bir başkası, onu bir diğeri takip eder ve nihayet satıcıların müşteri envanterine yeni bir kişi daha ilave olur" diye konuştu.                                                                                                                  "SİGARA İÇEN, UYUŞTURUCUYLA DA TANIŞACAKTIR"                                                                                                                                                                                                                             "Uyuşturucu kullanan kişiler arasında yapılan anketler, bu kişilerin tamamına yakınının öncesinde sigara kullandığını göstermektedir" diyen Prof. Dr. Erdöl, "Bundan şu sonuç çıkmalıdır: Sigara içen yavrularımızdan bazıları ileride mutlaka uyuşturucu ile tanışacaktır.Uyuşturucuya bağımlı olan kişi onu elde etmek için elindeki parasının tümünü vermekte beis görmediği gibi, maddi değerlerinin dışında manevi değerlerini, ahlak ve namusunu da bu uğurda vermek durumunda kalabilmektedir" ifadelerini kullandı.                                                                                                                                    "ÖNEMSENMEYECEK HİÇBİR BAĞIMLILIK MADDESİ YOKTUR"                                                                                                                                                                                                                  Uyuşturucu ve alkol başta olmak üzere madde bağımlısı olanlar arasında hırsızlık, gasp, soygun, kavga, yaralama, cinayet, aile içi şiddet, trafik kazaları gibi pek çok problemlerin toplumun diğer kesimine göre oldukça sık görüldüğünü söyleyen Prof. Dr. Erdöl, şöyle konuştu: "Maddeye bulaşan kişinin son durağı çeşitli suçlar nedeniyle hapishane veya hastalıklar nedeniyle hastane olmaktadır. İşin özü bozulan aile düzeni bir daha yerine getirilememekte ve bundan en büyük cezayı da maalesef çocuklar çekmektedir. Bütün bu olayları başlatan bir tek sigara veya bir tek bira olabilmektedir. Yani yolun başlangıcı tek bir sigara veya tek bir bira iken sonu hastane veya hapishane olmaktadır. Bu nedenle önemsenmeyecek hiçbir bağımlılık maddesi yoktur. Şurası akıldan çıkarılmamalıdır ki, bağımlılık yapan maddelerin içerisinde en tehlikeli olanı en kolay elde edilenidir. Onun için tek sigara tehlikelidir, onun için alkolsüz diye yutturulan bira tehlikelidir. Onun için bunlarla mücadele önemlidir."        "CEZALAR ARTIRILMALI"                                                                                                                                                                                                                                                                        Uyuşturucu bağımlılığının önlenmesi için yapılması gereken en kestirme davranışın hiçbir bağımlılık maddesi ile çocukları karşılaştırmamak olduğunun altını çizen Prof. Dr. Erdöl, "Halkın kullandığı tabirle ipin ucunu bir kere kaptırmamak gerekir. Elbette ki bunun için anne-babalara, okullardaki eğiticilere ve kolluğa iş düşmektedir. Unutulmamalıdır ki, uyuşturucu ile mücadele sadece ve sadece kanunlarla, cezalarla engellenemez. Nitekim bir örnek verecek olursak, bundan yaklaşık birkaç yıl önce çıkarılan bir kanunla çocuklara uyuşturucu satan veya veren kişilere verilecek cezalar önemli bir oranda artırılarak 15 yıldan az olamayacak hale getirildi. Bilinmesi gerekir ki, Kanun bir yere kadar koruyucu ve engelleyici olur. Ancak gerek okul ve gerekse aile çocuğun mutlaka yanında olmalı ve onu bir an olsun yalnız bırakmamalıdır.Elbette ki ve bilhassa okulların çevresinde görev yapan güvenlik güçlerimize bu konuda çok iş düşmektedir" dedi.                                                                              "ÇOCUKLARIMIZI KOLLAYALIM, GÖZÜMÜZDEN IRAK ETMEYELİM"

Uyuşturucu dahil tüm kötü alışkanlıklara başlama yaş aralığının 10-25 yaşlar arasında yani eğitim çağında zirve yaptığını ifade eden Prof. Dr. Erdöl, şunları söyledi:  "Bilinen bir diğer gerçek de şudur ki, bağımlılık yapıcı maddelere başlama sebeplerine bakıldığında toplamda yüzde 95 oranında merak ve arkadaşlık duygusu başı çekmektedir. Bu açıdan bakıldığında uçucu, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin hiçbirini isim isim sayarak çocukların “acaba nedir?” demesine vesile olmamak gerekir.  Bütün bu sayılanların yanında çocukları bağımlı olmaktan uzaklaştıracak belki de en önemli etken aile içi sevgi bağlarının kuvvetlendirilmesidir. Ailesine bağlanmayan çocuk bağlanacak bir yeri mutlaka bulur, bunlardan bazıları da maalesef bağımlı olur çıkar. Çocuklarımızı kollayalım, gözümüzden ırak etmeyelim. Eğitim camiası, aile ve güvenlik güçleri birlikte hareket etmeden bağımlılıkla yeterince mücadele edilemez. Çocuklarınızın ihtiyacı ve ilacı sevgidir."

Editör: Haber Merkezi