Kendisi de Gümüşhaneli olan ve birçok uluslararası projede fotoğraf sanatçısı olarak görev alan Kayıhan Bölükbaşı,  yaptığı değerlendirmede emeği geçenlere teşekkür ederek, “Gümüşhane’nin keşfedilmeyi bekleyen doğal lokasyonlarını yakından izlemiş ve görsel olarak tespit etmiş olduk” dedi.

Bölükbaşı yaptığı değerlendirmede; “Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Zigana Doğa Okulu tarafından Gümüşhane İlimizin keşfedilmemiş tabiat varlıklarını tanıtmak amacıyla düzenlenen, 9-13 Temmuz 2017 tarihlerinde çeşitli illerden gelen 60 fotoğraf sanatçısının katılımı ile gerçekleşen 1. Ulusal Fotoğraf Kampına davet edildiğim için, ZDO kurucusu, Sayın Savaş Aydın Beye, Milli Parklar Genel Müdürlüğüne, katkısı bulunan çalışanlarına, Tur organizasyonu yapan firma sahibi Fatma hanıma, ekibine ve davete icazet eden tüm fotoğraf sanatçılarına, bir Gümüşhaneli olarak, memleketim adına teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

Gümüşhane’nin tanıtımına önemli katkılar sağlayacak fotoğraf kampında ki etkinlikleri anlatan Bölükbaşı şu nları kaydetti;

Gün; Gümüşhane Valimiz, Torul Belediye Başkanımız, Milli parklar İl Md. ve diğer yetkililer Limni gölüne geldiler açılış konuşması yapıldı. Akabinde ZDO okuluna gidildi. Öğlen Lames ve sütlaç ikramları yapıldı. Öğlenden sonra, Zigana zirve yolundaki kısa kelebek çalışması ve Saranoy yaylasındaki ineklerle birlikte yaptığımız karpuz partisi ile tamamladık.

2 Gün; Kelkit’ten Erzincan yolu istikametine doğru giderken, sağa saparak Aydoğdu köyünün devamındaki, dağların zirvelerinden gelen suların armonisinde, henüz el değmemiş, doğal bir ortamda, Kelebek Vadisinde çalıştık. Devamında buz gibi suların kayaların arasından döküldüğü, görülmesi ve korunması gereken muhteşem bir yer, Şiran Tomara Şelalesine gittik. Suyun serinliği ile ferahladık. Akşamüzeri Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye mahallesini ziyaret ederek, Gümüşhane Belediye Başkanı Sn. Çimen’in davet ettiği Balyemez Konağında akşam yemeğine icabet ettik.

Gün; Torul Karaca Mağarası sapağından, Şiran yolu tarafında bulunan Gülaçar köyünün zirvelerindeki Artabel yaylasının eteklerinde, Kelebek, Çiçek, Böcek ve manzara çalıştık. Birkaç arkadaş İlk göle kadar çıktılar.”

Üç günlük yoğun bir programa rağmen, yaylalarda bulunmanın insana verdiği zindeliği yaşadıklarını belirten Bölükbaşı, “Şehir hayatından ve bizi esir alan teknolojiden uzaklaştık. Dağlarımız, yaylalarımız vatanımızın en önemli pınarları. Dört elementten biri olan, toprağa ve bütün canlılara hayat veren, su kaynaklarımızdır. Altın’dan, Zümrüt’ ten, her şeyden daha kıymetlidir. Ortadoğu’daki kargaşanın asıl sebebinin suları ele geçirmek olduğunu bilmek ve doğal kaynaklarımızı, gözümüz gibi korumak zorundayız. Petrol ve doğal gaz olmadan yaşayabiliriz ama su olmadan asla yaşayamayız. Tabiatın içinde, bin bir çeşit renklerde çiçekler, bir günlük ömrü Dünya’ya bedel her biri ayrı renkte, şekilde resmedilmiş, kısacık ömürlerini, bir çiçekten bir çiçeğe konarak geçiren kelebekler ve dağların zirvelerinden gelen suların berraklığı, ihtişamlı şırıltısı ile birlikte dans eden rüzgârların sesi, insana huzur veriyor. Yaratan ne güzel yaratmış. İnsanoğlu bozmaya ve yok etmeye devam ediyor” ifadelerini kullandı

Editör: Haber Merkezi