Saadet Partisi Gümüşhane Gençlik Kolları Basın Sözcüsü Berat Özsoy; İşsizlik, enflasyon, büyüme, faiz, borçlar, dış ticaret, bütçe değerlendirmeleri gibi ana başlıkları şeffaf olarak basına sunan Özsoy; “Bu gidiş hayra alamet değil. Biz uyarı vazifemizi yerine getiriyoruz. Bu böyle gitmez! Önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisinin, beklentimizden daha iyi olmasını istiyoruz. Tüm gerçekleriyle resmi rakamları sizlerle paylaşıyorum.” dedi.

İŞSİZLİK

TÜİK tarafından yayınlanan verilere göre, sayısal olarak 3.287.000 insanımız işsizdir. Yıllardan beri işsizlik oranı yüksek düzeyde seyrediyor. Bu durum iyi değildir. Ülkemizde her beş gençten biri işsizdir. Dileğimiz bu ülkede yaşayan her insanımızın iş bulup çalışması ve dolayısıyla işsizlik oranının düşük olmasıdır.

ENFLASYON

Enflasyondaki artış tüm toplum kesimlerini çiftçi, işçi, memur ve emeklilerimiz ile esnafımızı etkilemektedir. İktidar, enflasyon konusunda maalesef geçmiş yıllarda olduğu gibi, 2017 yılında da % 6.5 olarak belirlenen enflasyon hedefini tutturamamış ve enflasyonda hedef % 83.4 aşılmıştır. AK Parti iktidarı ekonomide verdiği her sözü revize ediyor. İnşallah bu defa 2018 yılı için verdiği % 7’lik enflasyon hedefini tutturabilir, revize etmez.

Tüketiciyi yakından ilgilendirdiği için, biz daha çok TÜFE üzerinde duruyoruz. Aralık 2017’de Üretici Fiyat Endeksine (ÜFE) göre enflasyon % 1.37 oldu. Yıllık ÜFE’de % 15.47 gibi çok yüksek bir düzeyde gerçekleşti. ÜFE’nin yüksek olması müteakip aylarda TÜFE’nin de yüksek seyretmesine sebep olmaktadır. Bunun anlamı halkımız önümüzdeki bir kaç ay daha yüksek enflasyon (TÜFE) ile yaşayacaktır.

BÜYÜME

2017 yılının son çeyreğine ve tamamına ait veriler 29 Mart 2018’de açıklanacaktır. Bu yüzden bu raporumuzda büyüme ile ilgili kapsamlı açıklama yapmaya gerek duymuyorum.

FAİZ

2017 yılında bütçeden faize 56.7 milyar TL ödeme yapılmıştır. 2018 yılında bütçeden yapılacak faiz harcamalarının miktarı ise 71.7 milyar TL olarak hedeflenmiştir. Görüldüğü gibi, 2018 yılında bütçeden ödenecek faiz miktarı 2017 yılında ödenen faiz miktarından da daha yüksektir.Faizin Türk ekonomisi için nasıl bir bela olduğunu açıklamak için 29 Aralık 2017’de Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan “İç Borçlanma Stratejisi Ocak-Mart 2018” isimli yayının “B. Finansman Programı” başlıklı bölümünün Mart 2018’e ait “Hazine Finansman Programı” kısmından kısa bir açıklama yapmak istiyorum.Yayında Mart 2018’de hazineden 6 milyar TL’si İç Borç Servisi 18.5 milyar TL’si de Dış Borç Servisi olmak üzere toplam 24.4 milyar TL (Not: yayında böyle verildiği için rakamı aynen alıyoruz) ödeme yapılacağı kaydedilmektedir. İç Borç Servisi ödemleri incelendiğinde ise Mart 2018’de Ana Para ödemesinin 0 (sıfır) TL olduğu yani hiç Ana Para ödemesi olmadığı, ödemenin tamamının (6.0 milyar TL) faiz harcamasından oluştuğu görülmektedir. Evet tekrar ediyoruz, FAİZ ülke ekonomisine yüktür. Ülkemizin bu faiz belasından kurtulması şarttır.Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) ’nın ve tahvil piyasasındaki faiz oranının yüksek olması da ayrıca ticari faizlerdeki faiz oranlarının da yükselmesine sebep olmaktadır. Bu durum bankaların karlarının artması, vatandaşın ise ezilmesi demektir.

BORÇLAR

Saadet Partisi olarak biz, Türkiye’nin borçlarının ödenerek bitirilmesini isterdik. Ama maalesef Türkiye’nin borçları gün geçtikçe azalmıyor, artıyor. Merkezi Yönetime ait hem İç Borç Stoku ve hem de Dış Borç Stoku dolayısı ile de Toplam Borç Stoku yıldan yıla artmaya devam etmektedir. 2005 yılında 331.9 milyar TL olan Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku yıllar itibariyle artmış ve 2016 yılı sonunda 760.0 milyar TL’yi bulmuştur. Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku’ndaki artış 2017 yılında da devam etmiş ve 2017 yılı sonunda Toplam Borç Stoku 876.5 milyar TL’yi bulmuştur. Son 1 yılda Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku 116.5 milyar TL artmıştır. Bu borç miktarı 677.7 milyar TL olarak gerçekleşen 2017 yılı bütçe harcamaları (Bütçe giderleri)’ndan 198.8 (876.5 - 677.7 =198.8) milyar TL daha fazladır. Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku’nun bu durumu Türkiye ekonomisinin iyi yönetilmediğinin en büyük göstergesidir.

DIŞ TİCARET

TÜİK tarafından 2017 yılının Aralık ayına ve yılın tamamına ait dış ticaret rakamları açıklandı. Bu verilere göre, 2017 yılının Aralık ayında 2016 yılı Aralık ayına göre ihracat % 8.6, ithalat ise % 25.4 artmıştır. Bunu “geçen senenin Aralık ayına göre ihracatta artış, ithalatta ise patlama düzeyinde yükselme vardır” diye ifade edebiliriz.Dış ticaret açığı ve cari açık ise yıllardan beri yüksek seyrini sürdürmektedir. Türkiye’nin Gerek 2002’de gerek 2016’da ve gerekse 2017’de ithalat ihracattan fazladır ve her üç yılda da dış ticaret açığı vardır. Bu durum, 2002-2016 arasındaki diğer yıllar için de söz konusudur. 2016 yılında 56.1 milyar dolar dış ticaret açığı vardır. 2017 yılında ise 76.7 milyar dolarlık dış ticaret açığı vardır ve bu miktar, 2016 yılının dış ticaret açığından 20.6 (76.7 - 56.1=20.6) milyar dolar daha fazladır. 2017 yılında ihracatta bir artma vardır ama, ithalattaki artış daha fazladır. 2016 yılında % 71.8 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı 2017 yılında % 67.2’ye düşmüştür. Bu azalma dış ticaret dengesinin bir yıl öncesine göre kötüleştiğinin işaretidir.2002’de 0.6 milyar dolar olan cari açık 2016’da 32.6 milyar dolar gibi oldukça yüksek bir düzeyde gerçekleşmiştir. Bu iki tarih arasındaki diğer yıllarda da cari açık söz konusudur. Cari açığın fazla olması Türk ekonomisinin iyi yönetilmediğinin işaretidir. 2017 yılı Ocak-Kasım dönemindeki cari açık 39.4 milyar dolardır ve bu cari açık 2016 yılı Ocak-Kasım dönemindeki 28.7 milyar dolarlık cari açıktan 10.7 (39.4 - 28.7=10.7) milyar dolar daha fazladır. Yani 2017 yılında cari açık artışı devam etmektedir. Temennimiz cari açığın olmaması, eğer bu yapılamıyorsa azaltılmasıdır.

Ülke ekonomileri değerlendirilirken ihracatın fazla olması, ithalatın ise az olması arzu edilir. Dış ticaret açığı ve cari açığın olması arzu edilmez. Hele hele cari açığın çok yüksek olması hiç istenmez. Almanya’nın ekonomisinin güçlü görünmesinin sebebi dış ticaret fazlasının ve cari dengede fazlasının bulunmasındandır. 15 yıldan beri Türkiye’yi yöneten iktidar maalesef cari açığı ortadan kaldırıp, cari dengenin sağlanmasında bir türlü başarılı olamıyor.

BÜTÇE DEĞERLENDİRMELERİ

Raporumuza 2017 yılı bütçe uygulamalarından Faiz harcamaları ile Bütçe dengesi üzerine açıklamalar yapmak istiyorum.

Faiz Harcamaları

2017 yılı bütçesi yapılırken faiz ödemeleri için 57.5 milyar TL para ayrılmış idi. Bunun 56.7 milyar TL’si harcandı. Yani 2017 yılında bütçeden yaklaşık öngörülen miktar kadar faiz ödemesi yapılmış oldu.

Ancak faize 2017 yılında verilen 56.7 milyar TL az bulunmuş olacak ki bu miktar; 2018 yılı bütçesinde 71.7 milyar TL’ye, yükseltilmiştir. Bütçeden yapılacak faiz ödemelerinin 2019 ve 2020 yıllarında daha fazla olacağı planlanmıştır. Faiz ödemeleri nasıl arttırılmasın ki! Borçlar başlığı altında açıkladığım üzere, Merkezi Yönetim Toplam Borç Stoku “Türkiye Bütçesi”’nden fazladır. İktidarı uyarıyoruz. Bu gidiş pek hayra alamet değil. Önümüzdeki yıllarda Türk ekonomisi, iktidarın beklentisinden daha iyi olur diye ümit ediyoruz.

Bütçe Dengesi

2017 yılı bütçe dengesi negatif olarak planlanmıştı ve ön görülen açık 46.9 milyar TL idi. Sene sonunda bütçe 47.4 milyar TL açık verdi. Buna göre 2017 yılı sonunda bütçe açığı yaklaşık öngörülen miktar kadar olmuştur diyebiliriz. 2018 yılı bütçesindeki bütçe açığı 65.9 milyar TL olarak hedeflenmiştir. Bu açık 2019 yılı bütçesinde de 73.2 milyar TL’ye yükseltiliyor. Anlaşılan o ki, AK Parti’nin lügatinde “Denk Bütçe” sözcüğü hiç yok.

Vergilere zam yapılarak, akaryakıt ürünlerinin (benzin, motorin) fiyatı yükseltilerek vatandaştan alınan paraların nerelere sarf edildiği belli oluyor. Evet vatandaştan alınan paralar faize, borç ödemelerine ve bütçe açıklarının kapatılmasına gidiyor. Dileğimiz 54. Erbakan Hükümeti’nin yaptığı gibi denk bütçe yapılarak bütçe açığının ortadan kaldırılması, bu yapılamıyorsa hiç değilse bütçe açığının azaltılmasıdır.

Editör: Haber Merkezi