4 Mayıs 2023 tarihinde Trabzon’un Akçaabat ilçesinde yaşanan ve benim de içinde bulunduğum otobüsün devrilmesi sonucu oluşan trajik olay, siyasi ahlakın ne kadar erozyona uğradığını ve insanlık değerlerinin nasıl da göz ardı edildiğini bir kez daha gösterdi. Eşim bu kazada vefat etti ve ben ağır yaralı olarak Trabzon’daki Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldım. Ancak, bu süreçte özellikle Gümüşhane’den hiçbir milletvekili adayı, siyasi parti il temsilcisi veya üst düzey bürokratın eşimin cenazesine katılmaması ve beni arayarak taziye dileklerini iletmemesi beni derinden yaraladı. Bunun tam tersine sınır komşumuz olan Trabzon’dan ise birçok siyasi isim, temsilci ve milletvekili adaylarının beni araması, hatta bazılarının bizzat ziyaretime gelerek taziyelerini ve geçmiş olsun dileklerini iletmesi bir nebze olsun teselli olmuştur.

Ben, gazeteci olarak değil, bir vatandaş olarak bu durumun siyasi ahlaka uygun olmadığını söylemek istiyorum. Siyasetçiler ve kamu görevlileri, etik değerlere ve toplumun beklentilerine uygun hareket etmeli. Benim yaşadığım acı dolu süreçte, bu değerlerin tamamen unutulduğunu gördüm. Siyasi parti temsilcileri ve üst düzey bürokratlar, halkın seçtiği temsilciler olarak, böylesi trajik bir olayda yanımda olmalı, destek olmalı ve en azından taziyelerini iletmelilerdi.

Bu olay, siyasetin ve bürokrasinin insanlara ne kadar uzaklaştığını, duyarsızlaştığını ve sadece seçim zamanlarında hatırlandıktan sonra unutulduğunu gösteriyor. Siyasetin asıl amacı, toplumun refahını sağlamak, halkın çıkarlarını korumak ve adaleti tesis etmektir. Ancak, bu değerlerin gerçekleşmesi için, siyasi liderlerin ve kamu görevlilerinin vicdani sorumluluklarını yerine getirmeleri, insanlık değerlerine saygı göstermeleri gerekiyor.

Bu olay, sadece benim acım değil, aynı zamanda tüm toplumun ortak vicdanını yaralayan bir durum. Siyasi ahlakın korunması, siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin insanlık değerlerini hatırlamaları ve uygulamalarıyla mümkün olacak. Tüm siyasi partiler ve siyasetçiler, toplumun yanında yer almalı, vatandaşların acılarını paylaşmalı ve sorunlarına çözüm bulmak için aktif rol üstlenmelidir.

Yaşadığım acı olay, siyasi ahlakın kaybedildiğini ve siyasetin insan odaklı hizmet anlayışından uzaklaştığını bir kez daha gösteriyor. Siyaset, halkın umutlarına ışık tutan, toplumsal adaleti sağlayan bir araç olmalıdır. Ancak, bu olayda görüldüğü gibi, siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin bireysel çıkarları, koltuk sevdaları ve parti politikaları insanların acı ve ihtiyaçlarını göz ardı edebilecek kadar ön plana çıkıyor. Bu, toplumun birlik ve dayanışma ruhunu zedelerken, insanları siyasete ve siyasetçilere olan güvenlerini yitirmesine sebep oluyor.

Siyasi ahlakın yeniden inşa edilmesi, sadece siyasetçilerin sorumluluğu altında değil, her bir vatandaşın da sorumluluğudur. Siyasetçilerin, insan odaklı hizmet anlayışını benimsemeleri, toplumun ihtiyaçlarına duyarlı olmaları ve vicdani sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Bu, siyasetin insanlık değerlerini merkezine alan bir anlayışa dönüşmesi için önemlidir.

Aynı zamanda, seçmenlerin de siyasi süreçte aktif rol üstlenmeleri ve sorumluluklarını yerine getirmeleri gerekmektedir. Toplum olarak, siyasetçilerden ve kamu görevlilerinden, insanlık değerlerine saygı göstermelerini, duyarlı olmalarını ve halkın yanında yer almalarını talep etmeliyiz. Bu taleplerimizi dile getirerek, siyasi ahlakın restore edilmesine katkı sağlayabiliriz.

Bu eleştiri, siyasi liderlere, siyasi parti temsilcilerine ve kamu görevlilerine çağrı niteliği taşımaktadır. Benim gibi mağdurların yaşadığı acılara kulak vermeli, onların yanında yer almalı ve toplumun güvenini yeniden tesis etmelidirler. Siyaset, insanların umutlarına ışık tutan, adaleti ve eşitliği savunan bir araç olmalıdır. Ancak bu, siyasi aktörlerin ve toplumun birlikte çalışmasıyla gerçekleşebilir.

Sonuç olarak,yaşadığım bu acı olay, siyasi ahlakın önemini ve toplumun siyasetçilere duyduğu beklentiyi bana bir kez daha hatırlatmıştır. Siyasetçilerin ve kamu görevlilerinin insanlık değerlerine uygun hareket etmeleri, toplumun yanında olmaları ve insanların acılarına duyarlılık göstermeleri gerekmektedir. Ancak böyle bir anlayışla, siyasi ahlak yeniden tesis edilebilir ve toplumun güveni yeniden kazanılabilir.

Editör: Salih Zengin