1989 yılından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) tarafından dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerini gündeme taşımak amacıyla "Dünya Çocuk Hakları Günü" olarak takvimlerde yerini alıyor. 193 ülkenin taraf olduğu, "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi"ni Türkiye, 14 Ekim 1990'da imzaladı ve 27 Ocak 1995 yılında Resmi Gazete'de yayınlandıktan sonra yürürlüğe soktu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen çocuk hakkı ihlallerinin önüne geçilemiyor.

Türkiye'de yaşanan çocuk hakkı ihlallerini ve çözüm yollarını anlatan İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı Avukat Nazan Moroğlu, "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle, çocuklarımızın sorunları ve onlar için neler yapabilirizi dile getirmeye çalışıyoruz. Türkiye'de eğitim, gelecek nesillerin çağdaşlaşması açısından çok önemli. Acaba biz çocuklarımıza nitelikli ve fırsat eşitlikçi bir eğitim verebiliyor muyuz? Buna 'evet' demek gerçekten çok zor. Çocuk hakları dediğimizde, çocuklarımızın eğitim, yaşama, beslenme gibi tüm bunları karşılayacak haklardan bahsediyoruz. Çocuklarımıza bir yandan, yasalarımızla, uluslararası sözleşmelerle, koruma kanunları ile her türlü hukuki yasal çerçeveyi hazırlamış bir Türkiye'yiz. Anayasamızda çocuk istismarının önlenmesi için özel madde koymuş bir ülkeyiz. Ancak bir yandan da bir biri ardına çocuk hakları ihlallerini, çocuklara cinsel taciz olaylarını, nitelikli eğitimden yararlanamama durumlarını yaşıyoruz." dedi.

"ÇOCUK GELİN MESELESİNİ ÇÖZEMEDİK…"

En temel hakkın eğitim hakkını olduğunu savunan Moroğlu, "Bugün çocuk gelinler meselesi Türkiye'nin önünde ciddi ve biran önce önlenmesi gereken bir sorun. Ne yazık ki, bu soruna henüz net bir çözüm getiremedik. Eğitimden yararlanamayan bireylerde ileriki yaşlarında istedikleri gibi bir iş bulamadıkları için ayakları üzerinde de sağlıklı duramıyorlar. Bu açıdan yarınlarımızın teminatı olan çocuklarımıza nitelikli, kaliteli ve fırsat eşitliği içinde bir eğitim sağlanmalı" şeklinde konuşt

"ÇÖZÜMLER İÇİN KARARLI DEVLET POLİTİKASI UYGULANMALI"

Moroğlu, "Bir de 1989 Çocuk Hakları sözleşmesinden sonra Türkiye 1995'te onayladı ve hayata geçirdi. Kız çocuklarının, çocuk haklarından da tam olarak yararlanamadığı görüldü. 11 Ekim'de kız çocukları günü olarak kabul edildi. Şimdi demek ki, sorun hem çocuklar açısından bir sorun var ayrıca bir kız çocuklar açısından bir sorun var. Türkiye'nin Dünya Çocuk Hakları Günü'nde bunu bir kez daha önüne koyup, çözümler içinde kararlı bir devlet politikası uygulamak zorunda. Eğer bu sorunlarımız önlenemezse, yapay zekadan, uzay çağından, bilimden ve bilişimden dünya bahsederken Türkiye'de ne yazık ki, temel eğitim bile zor almış, bir biri ardına açılan üniversitelerde nitelikli eğitimin olmadığı gibi sorunlarla baş başa olan çocuklarımızı göreceğiz." ifadelerini kullandı.

"AİLE İÇİ ŞİDDET ÇOCUKLARIN ÜSTÜNDE BÜYÜK ETKİ BIRAKIYOR"

Yapılan araştırmalarda 3 buçuk milyondan fazla kızın çocuk yaşta evlendirildiğinin tespit edildiğini belirten Avukat Nazan Moroğlu, "bu bir kısır döngü olarak da devam ediyor. Biz bu kısır döngüyü durdurmamız lazım. Demek ki, yasa da var ama uygulanmıyor. Yasalar uygulanmadığı zaman zaten sorunlar çok daha büyüyor. Diğer yandan aile içi şiddet de çocuklarımız üzerinde ciddi bir etki bırakıyor. Maalesef aile içinde fiziksel ve psikolojik şiddeti yaşıyor kadınlarımız. Çocuklarımız da tüm bunlara şahit olarak büyüyor. Çocuklarımıza tüm bunların yanlış olduğunu okullarda ancak öğretebiliyoruz. Bu anlamda Milli Eğitim Bakanlığı'na her 20 Kasım'da bir çağrı yapıyoruz. Diyoruz ki, okul öncesi eğitimden başlayarak toplumsal cinsiyet eşitliği zihniyetinin yerleştirilmesi için müfredata dersler konulmalı. Bu konuların mutlaka okulda öğretilmesi lazım. Şayet bu olmazsa bu kısır döngüyü bir türlü engelleyemiyoruz." dedi.

"BAŞIBOŞ BIRAKILAN ÇOCUKLAR SUÇA SÜRÜKLENİYOR"

Eğitimin çocukların gelişimi için oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Nazan Moroğlu, "Eğitimin dışında kalan milyonlarca çocuk var. Bu çocuklar bu kadar başıboş bırakılırsa maalesef suça sürükleniyorlar. Aslında bu onların suçu değil. Biz çocuklarımıza iyi bir yaşam ve gelecek sağlayamazsak bu suç oranları giderek artacaktır. Çocuklarımız gelecektir. Onların ve Türkiye'nin geleceğinin iyi olması için okul öncesinden itibaren kaliteli, fırsat eşitlikçi ve çağdaş bilimi yakalayan bir sistemi yerleştirmek durumundayız." şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi