Dönemsel olarak içerisinde bulunulan ekonomik sıkıntılara karşı merkezi hükümet tarafından alınan tedbirler bir tarafa Gümüşhane özelinde neler yapılması gerektiğinin de artık masaya yatırılması gerektiğini dile getiren Özgün, “Gümüşhane’nin ve Gümüşhanelinin bir karar vermesi gerekiyor. Pazar olan bir Gümüşhane mi? Pazar arayan bir Gümüşhane mi? Bizim hedeflerimizi gözden geçirmek gibi bir zaruretimiz var. Biz, tüketen bir toplum olmaktan sıyrılıp üreten bir toplum haline gelmek durumundayız” dedi. “Fren Değil, Hedefe Taşıyan Motor Olmalıyız” Bu üretimin sadece ticari mal veya ürün olarak değerlendirilmemesi gerektiğinin altını çizen Özgün, “Günü kurtarmak, mevcut durumu idare etmek her kişinin yapabileceği bir iştir. Lakin geleceği inşa etmek, sıkıntılar içerisindeki toplumu refaha ulaştırmak ancak ve ancak yeni bir şeyler üretebilenlerin işidir. Siyasetçimiz, Bürokratımız, Sivil Toplum Kuruluşlarımız makam mevki tartışmalarını bir kenara bırakarak yaşanan sorunlar üzerinde gece gündüz çalışmalı, çözümler üretmelidir. İşçimiz, memurumuz hakkı gözeterek bu çözümleri uygulamalı, vatandaşın işlerine fren değil, onu hedefe taşıyan motor olmalıdır. Üniversitemiz kısır tartışmaların ortasında durmaktan vazgeçmeli, özellikle yerel girişimcilerin, üreticilerin ihtiyaçlarına yönelik bilgi üreten kurum haline gelmelidir” diye konuştu. “Tüketen Şehirler Listesinde Olmayı Hak Etmiyoruz” Gümüşhane’nin; İstanbul, İzmir, Bursa, Kocaeli gibi şehirlerin ülke ekonomisine kazandırdıklarından pay bekleyen bir il olmaktan çıkartılması gerektiğine vurgu yapan Özgün, “Gümüşhane’nin ve Gümüşhanelinin hedeflerini yükseltmesi gerekiyor. Biz ne zaman kendi gerçeklerimizden uzak kaldıysak, mevcut potansiyellerimizi değerlendirmek yerine hazıra yöneldiysek kaybeden taraf olmuşuz. Ülkemizin en fakir şehirlerinden biri haline gelmişiz. Oysa Türkiye ölçeğinde hatırı sayılır tarım arazisine, hatırı sayılır enerji kaynaklarına, hatırı sayılır yeraltı zenginliklerine, hatırı sayılır turizm potansiyeline ve en önemlisi hatırı sayılır bir beşeri sermayeye sahibiz. Bütün bu zenginliğe rağmen Gümüşhane, üreten değil tüketen şehirler listesinde olmayı hak etmiyor” ifadelerini kullandı. “Göstermelik Çalışmalardan Uzaklaşılmalı” Zenginleşmenin yolunun katma değer üretmekten geçtiğine işaret eden Özgün, ''Şehrimizi ve halkımızı zenginleştirmemizin yolu, var olan kaynaklarımızın aktif olarak kullanılmasından geçiyor. Onun için her sektörde marka değerleri olan ürünler ortaya koymalıyız. Ancak görüyoruz ki; Gümüşhane’nin her yeri devlet destekleri ile veya bizzat devlet tarafından başlatılmış lakin sonu getirilmemiş, ekonomik bir kazanım elde edilememiş, gerekli ön çalışma yapılmadığı için terkedilmiş projeler ile dolu. Ortalık; gerçekleştirilebilirlik-sürdürülebilirlik gibi kavramlar dikkate alınmadan, fayda-maliyet hesapları yapılmadan ve en önemlisi denetim mekanizması hakkıyla çalıştırılmadan ortaya konulan ve boy boy fotoğraflar ile tanıtılan projelerden geçilmiyor. Bu noktada; siyasetçiler, bürokratlar, akademisyenler, STK temsilcileri, Basın mensupları gibi şehre yön veren kurum ve kuruluşların kısır çekişmelerden uzaklaşması, göstermelik çalışmalar yerine hakikaten sonuç veren projeler üretmesi gerekmektedir” dedi. “Değişmek, Dönüşmek Mecburiyetindeyiz” Tüm Türkiye’de birçok makamın, liyakati olana değil de tanıdığı olana verildiği gibi Gümüşhane’de ki kaynakların da aynı mantıkla kullanıldığını iddia eden Özgün “Bizler girişimcilere yol göstermek durumundayız. Bizler elimizdeki kıt kaynakların bilincinde olarak, fark yaratacak bir uygulamayı hayata geçirmek, kaynakları adamı olana değil işi yapacak olana aktarmak durumundayız. Kaybedecek zamanımız yok. Bu günden itibaren daha yaşanabilir bir il için, daha mutlu insanlara sahip bir şehir için, gençlerinin iş bulmak hedefiyle göç etmek zorunda kalmadığı bir Gümüşhane için artık değişmek, dönüşmek mecburiyetindeyiz” ifadelerini kullandı.