SURİYELİLER MUHAKKAK ÜLKELERİNE DÖNECEKTİR Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen kitap fuarında konferans veren Güvenlik Politikaları Uzmanı Mete Yarar, savaş çıkmadan önceki Suriye'yi anlattı. Yarar, Suriye'nin kendi ilgi alanı olduğunu belirterek, "Suriye zengin bir ülkeydi. Nasıl? Devletin elektrik ve sudan para almadığı, benzin fiyatının Türkiye'ye oranla 10'da bir fiyatına olduğu, ayçiçek yağı gibi ürünlerde verginin olmadığı ama sigortanın da olmadığı sağlık hizmetlerinin biraz düşük düzeyde olduğu bir ülkeydi. Yani herkes çalıştığında para kazanabiliyordu. Yani hayvancılıkla, zeytin işiyle ve diğer işlerle uğraştığında hiç kimsenin para sıkıntısı olmayan bir yerdi. Tabi kapalı bir toplum olduğu içinde 2008'li yıllarda sıfır kilometre araç girişi yoktu. Eski araçlar bulunuyordu. Para harcayacak yer olmadığı içinde insanların paraları vardı. Çok da düzgün ve onurlu insanların bulunduğu bir ülkeydi. Benim gidip gördüğüm yerlerdeki insanların hemen hemen tamamı böyleydi. Siz evinizi bırakıp başka bir ülkede yaşamak ister misiniz? Suriyelilerde kendi toprağına dönmek ister. Hiç kimse topraklarını bırakıp başka ülkede yaşamak istemez. Suriye'de bütün topraklarınızı, evinizi, her şeyinizi bırakıp başka topraklara gidiyorsunuz. O yüzden muhakkak ülkelerine döneceklerdir" ifadelerini kullandı. BAYRAM İÇİN GİDEN SURİYELİLER MEZARLIKLAR VE YIKILMIŞ EVLERLE KARŞILAŞIYOR Suriyelilerin bayram için ülkelerine gittiğinde bu konunun tartışıldığını kaydeden Yarar, "Bayram için karşıya geçen Suriyeliler neden geri dönüyor diye haberler oluyor. 'Bayram varsa bu adamlar neden geri geliyor' diye sözler söyleniyor. Arkadaşlar insanlar ülkelerine bayram yapmaya gitmiyorlar. Arada bir fark var. Karşı tarafta Türkiye'deki gibi davulların çaldığı bir bayram değil ve mutluluk içinde bir bayram yaşamıyorlar. Türkiye bayram dolayısıyla istisnai durum olduğu için ülkelerine izin verildiği için gidiyorlar. Arada büyük bir fark var. Adam karşıya bayrama gitmiyor. Bayram için Türkiye karşıya geçiş izni veriyor. Çünkü şu anda kural şu; karşıya geçtiğinde bir daha Türkiye'ye dönemiyorsun. Ben dedim ki 'Türkiye'ye gideceğim' 'Türkiye'ye normal zamanda gidemezsin. Gittiğin zamanda geri dönemezsin' diyor. Sadece bayramlarda istisna var. Bayramda eğer bir yakını varsa 'Onu git gör ve gel' diyor. Bir tek bayram izni veriyor. Biz bunu bile inanın başka şekilde algılıyoruz. O insanlar bayram için gittiklerinde mezarlıklar, yıkılmış evler, tarumar edilmiş hayatlar görüyorlar" diye konuştu. MÜNBİÇ'TE OYALAMA TAKTİĞİ OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ Türkiye'nin Münbiç operasyonuna da değinen Yarar, "Amerikalıların ünlü bir sözü var. 'Birini engelleyebiliyorsanız hiç masaya oturmayın. Eğer engellemeyi başaramıyorsanız bir anlaşma imzalayın ve süreç yapın' derler. Farkındaysanız Türkiye Afrin ve diğer konularda çok net bir tavır gösterince 'Afrin'den sonra da sıra Münbiç' deyince, hatırlarsanız Amerikan Savunma Bakanı 'Biz Münbiç konusunda Türkiye ile ortak hareket etmek istiyoruz' dedi. Bir de takvim açıklayıp 15 gün onlar devriye atacak sonra biz yapacağız falan dediler. 2'nci ayın sonunda tamamen boşaltacaktık. 2 ay geçti sayın Cumhurbaşkanı da bunu söyledi; safsaklama ve oyalama taktiği olduğunu görüyoruz. Türkiye görüyor. Türkiye'de de 'Sen bana Münbiçi'mi vermeyeceksin? Ben Fırat'ın doğusuna geçerim. Zaten Münbiç'i boşa çıkartırım' diyor. Çünkü Münbiç'e geçmen için Fırat'ın doğusu da olmalıdır. Fırat'ın doğusunu aldıktan sonra sizce Münbiç'in bir anlamı kalır mı? Hiç bir anlamı kalmaz" ifadelerini kullandı. ABD'YE ÇALIŞAN HALEN İÇİRİDE TUTUKLU 5 KİŞİ VAR Mete Yarar, Rahip Brunson olayı ile ilgili de değerlendirmede bulundu. Türkiye'de yıllardır misyonerlik faaliyetlerinden bahseldildiğini, kitaplar yazıldığını belirten Yarar, şunları söyledi: "Hiç bir tane gözaltına alınan hatırlıyor musunuz? Bir tanesini yakaladık. Üstüne üstlük ceza kestik. Bir de yaklaşık 20 ay hapiste yattı. 3,5 yılda ceza verildi ve adamı mahkum edip ülkesine öyle gönderildi. Şimdi soru şu; 'neden serbest bıraktılar? 'İşte adamı 50 yılla yargılıyorduk neden 3,5 yıl ceza verildi' diyoruz. Hakan Atilla davasını hatırlıyor musunuz? Hakan Atilla'nın yargılandığı davada savcının ilk istediği ceza 130 yıldı. Sonrasında savcı 188 ay ceza istedi. Sonra Hakan Atilla'ya 32 ay ceza verdiler. Bende 'Amerika'da bizden korktu da mı böyle ceza verdi' diyeyim. Geçenlerde Almanya'da MİT'e çalıştığı ile ilgili birisi gözaltına alındı ve casusluktan ağır ceza ile yargılandı. Verilen cezanın büyüklüğü 2 yıl 1 ay. Biz acaba kendimize fazla yükleniyor olabilir miyiz? Biz tatmin olmuyoruz. Önce neden yakalanamıyor diye sorduk. Sonra yakalıyoruz ceza veriyoruz. 'Niye bu kadar az ceza veriyoruz' ve hep kendimizi bir şekilde başkaları tarafından aşağılanıyor gibi yapmaya getiriyoruz. Rahip Brunson örneğinde ister Rusya'da isterse Avrupa'da daha tutuklanan 1 kişi yok. 15 Temmuz'la ilgili şu anda ABD'ye çalışan veya ABD konsolosluğuna çalışan halen içeride tutuklu 5 kişi var. Davası da halen sürüyor."