Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

"İnsanlara haklarını kullandırmayan toplumlar medeni olamaz. Göklerdeki ve yerlerdeki her şey insan içindir. Cinsiyeti, rengi, ırkı, dini, kültürü ne olursa olsun herkesi kardeş olarak kabul eden inancımızın insan hakları çerçevesi de buna göre şekillenmiştir. Bizim kültürümüzde insan hakları denilince akla hemen Yunus Emre akla gelir. İnsanı Rabbimizin halk ettiği o büyük alemin parçası kabul ettiğimizde tüm mesele çözülmektedir. İnsanı sevmeyen, tabiatı da sevmez. Tabiattaki diğer varlıklara da saygı duymaz. Bugün dünyada insan hakları diye en çok bağıranların eskiden beri insan hakları konusunda en kötü sicile sahip olmaları tesadüf değildir. İstanbul'da yaşanan sokak eylemlerinde, Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna savunanlar Paris'tekiler karşısında kör, sağır ve dilsiz hale döndüler. Gezi eylemleri için dünyayı ayağa kaldırdınız. Niye burası Türkiye olduğu için mi? Hadi şimdi yayınlayın, yayınlamadılar. Dürüst değiller, samimi değiller. Türkiye'ye milyonlarca sığınmacı akın ederken, kendi topraklarına yönelen aynı insanları en sert tedbirlerle karşıladılar. Kim insan hakları savunucusu biz mi, onlar mı? Onlar vahşet sergilemekten öte bir şey yapmıyorlar. Bugün Türkiye dünyanın 17'nci büyük ekonomisine sahip. İnsani yardımlarda ilk sıralarda yer alıyorsak, gönlümüzün zengin olmasıdır. İnancımız ve tarihimiz bize mazlumların sığınağı olmamızı, imkanlarımızı onlarla paylaşmamızı söylüyor.

Türkiye olarak, AK Parti olarak bizim insan hakları meselesine bakışımız budur;

1960 darbesinin ardından rahmetli Menderes ve arkadaşlarının maruz kaldığı haksızlık milletimizin yüreğinde kanayan yaradır. 1997 yılında postmodern yöntemler kullanılarak milletimizin hakkı hukuku saldırıya maruz kalmıştır. Hükümete gelir gelmez demokrasi ve ekonomide büyük reformlar başlattık. 28 Şubat müdahalesi gibi müdahalelerin demokrasimizde açtığımız yaraları tedavi ederken, diğer yandan başka sorunları da çözmeye çalıştık. Ülkemizde hiç kimsenin kökeninden, kıyafetinden, ibadetinden horlanmadığı, ötekileştirilmediği bir yaklaşımı hakim kıldık. Her alanda bu anlayışla çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Önümüzde çıkarılan engelleri sabırla ve kararlılıkla aştık. Kurulan tuzakları bozarak yolumuza devam ettik. Milletimizden aldığımı güç ve destekle hepsinin üstesinden gelmeyi başardık. Türkiye'nin demokrasisine, insan haklarına laf edenler bugün kendi imtihanlarıyla baş başalar. Artık hiç kimse ülkemize demokrasi, insan hakları, özgürlükler dersi vermeye kalkamaz. Sadece darbe girişimi karşısında gösterilen duruş bizi insan hakları ve demokrasi konusunda ibra etmeye yeter. Sorun aranacak yer asla Türkiye değildir. Her iki hususta da bakılacak yer Suriye'de, Irak'ta, Yemen'de insanları yıkıntılar altında bırakanlardır. Hiçbir fiyakalı söz, şaşalı hayat biçimi batının insan hakları ve özgürlükler konusundaki ikiyüzlülüğünü gizleyemez. ABD ve Avrupa için söylenecek asıl söz, medeniyet makyajının aktığıdır. İnsanı eşrefi mahlukat olarak gören bir medeniyetten insan düşmanlığı çıkmaz. AK Parti insanın yanında yer almıştır.

AK Parti şu veya bu dar kadronun değil, milletin partidir. Milletin partisini milletten uzaklaştırmaya kalkan karşısında şahsımı bulur. İsimler gelir geçer, baki kalan sadece davalardır. Bizim sadakatimiz davamızadır. Kibirlenen kimsenin AK Parti'de yeri yoktur."

Editör: Haber Merkezi