15 Temmuz darbe girişiminin ardından Atatürk’e neden Atatürk adının verildiği ve Mehmet Akif’in neden “İstiklal Marşı”nı yazdığını yeniden yaşayarak hissettik.

Atatürk’tü şeyhlere, şıhlara halkı teslim etmeyen, onları Türkçe kuranla tanıştıran. Ve kurandı insana “oku” emrini veren. Ve bu sahte hocalardı insanlara Türkçe kuranı unutturan, beni dinleyin yeter diyen, kendi uydurulmuş kitaplarını hadistir diye yutturan ve ben sizin mehdinizim diyen ve onları düşünce tembeli yapıp sömüren.

Peki ne verildi de yetmedi bunlara? Halk ülkeyi yönetenlere güvenirken maalesef ülkeyi yönetenler o halka güvenmedi. Ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarına cemaatten ve tarikatlardan insanları yerleştirdi. Sadece birey olmanın ve ülkesine hizmet etmek istemenin ve bunun için çok çalışmanın önemi yoktu. Nasıl olsa hizmet eden bir cemaat vardı.

Ama neye hizmet… CIA’a. 70 milyon halkın bütün kişisel bilgileri, zaafları bunlara rapor edildi, bu halkın bütün ailelerine girildi, en zeki çocukları devşirme edildi.

Ancak bu sıkışmış toplum inancını kaybetmedi, bütün bu oyunları Allah’ın bozacağını bildi. Ve gerçekte de öyle oldu. Bizim geçmişimizi çalanlar şimdi de beşiklerinde uyuyan bebeklerin geleceğini çalmaya gelmişlerdi ama bir haykırış koptu, nereye kaçacaklarını anlayamadılar. Tüm sis perdesi dağıldı. CIA’in kurduğu bu film seti darma duman oldu. Belki oyuncular kaçtı ama set ekibi, figüranlar yakalandı. Gerçek ve doğruluk gün yüzüne çıktı.

Mehmet Akif’in geçmişten gelen bu şiiri de bu güne hediye oldu:

Derken alkış geliyor; sonra da nevbet nevbet,

Ya Vatan Şarkısı, yâhud ona benzer bir şey

Okunup, her köşe çın çın ötüyor... Hey gidi hey!

Bir mezarlık gibi dalgın yatıyorken, daha dün

Şu sokaklarda bugün dalgalanan rûhu görün!

MECERA DOLU AMERİKA

Ülkemizi adeta 80’lerin ünlü “Ziyaretçiler” dizisine dönüştüren, bu kurguyu bize reva gören Amerika’nın ülkece dik duruşumuzla bugün biz iç siyasetine dolaylı da olsa müdahil oluyoruz. Donalt Trump, Hillary Clinton’ı FETÖ’den destek almakla suçlar oldu. Amerika da yaşayan darbe karşıtı Türkler de Trump’ın safına döndü.

Umarım Amerikan halkı da içlerinde kümelenen bu derin yapıyı altüst eder ve başka milletlere katliam yapmaktan vazgeçmek zorunda bırakırlar, ülkece kendi yağlarında kavrulmayı bilirler.

GEZİ BAHANE MADENLER ŞAHANE

Biz gezi parkında ağaçların katledilmesiyle başlayan yanlış uygulamalara kızarken; gündem bununla meşgulken yabancılara Türk madenlerinin işletilmesine izin verilmesi için maden yasası çıkarıldığını söyleyenler oldu.

Birkaç ay sonra da radyoda bir haber: “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Akın İpek’le Gümüşhane’de maden açılışı yapacak.”

Bu haber gündemde çok yer bulmadı ya da ben takip edemedim. Ancak bu haber beni üzmüştü. Sonra öğrendiğim bir bilgi de bu maden işletmesinin diğer ortağının Alman bir firma olmasıydı.

Akabinde 17-25 Aralık soruşturması ve bir ay sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu madeni kapatma kararı alması.

Soracak çok soru var. Ancak tarihin tekerrür ettiği bu zamanlarda “Gençliğe Hitabe”deki Atatürk’ün şu sözlerini yineliyoruz.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

-